top of page

Hukuk Bülteni 3. Sayı



1) Yüksek Mahkeme Haberleri

Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini İptal Etti;

10/10/2018 tarihinde (19) numaralı ‘Yeni Kurulan Bazı İdarelerin Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa Ekli Cetvellere Eklenmesine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ başlıklı bir Kararname yayınlanmış ve bu Kararnamenin 1. maddesiyle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) Sayılı Cetvel’e bazı eklemeler yapılmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinden yaklaşık 130 milletvekili bu Kararnamenin, Anayasa’nın 7., 104., ve 123. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptalini ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.


Anayasa Mahkemesi ise 11.06.2020 tarihinde kanunda değişiklik yapılmasını öngören bu metnin, Kanunları değiştirmenin TBMM’nin görev ve yetkileri kapsamında olduğundan bahisle kuralın yasama yetkisine ilişkin olduğu tespit edilerek konu ile ilgili şu şekilde hüküm kurdu:


“10/10/2018 tarihli ve (19) numaralı ‘Yeni Kurulan Bazı İdarelerin Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa Ekli Cetvellere Eklenmesine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 1. maddesiyle 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) Sayılı Cetvel’in sonuna eklenen sıraların konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE 11/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.”.

Etkili Başvuru Hakkının ihlal edildiğine ilişkin Karar

Hakkında yürütülen soruşturma sürecinde telefonu dinlenen ve görüşmeleri kayda alınan başvurucuyla ilgili Başsavcılık tarafından takipsizlik kararı verilmesine rağmen, Başvurucu; ilişkin koruma tedbirinin (telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi ) kanuna aykırı şekilde iki yıldan fazla süre boyunca uygulandığını; takipsizlik kararıyla birlikte imha edilmesine karar verilen kayıtların farklı mahkemelere gönderildiğini, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) yüklendiğini ve bu suretle alenileştirildiğini ileri sürerek tazminat davası açmıştır.


İlgili başvuruya ilişkin Ağır Ceza Mahkemesi davanın reddine karar vermiş, sonrasında yapılan istinaf başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.


Anayasa Mahkemesi incelemesinde ise:

“Başvurucunun içinde bulunduğu koşulların ve iddialarının 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında olmadığı yönünde verilen kararın bu yönüyle ilgili ve yeterli gerekçeler içermediği ve başvurucuya uygun bir telafi şansı sunmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Derece mahkemelerince ortaya konulan bu yaklaşımın temel hakların ihlaline yönelik şikâyetin etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlamadığı değerlendirilmiştir. Neticede somut olayın koşullarında özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti bağlamında oluşan zararlarının tazmini konusunda başvurucuya, asgari güvenceleri içerecek şekilde etkili bir hukuk yolu sunulmamıştır.” gerekçeleriyle Anayasa’nın 20. ve 22. maddeleriyle bağlantılı olarak 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

COVİD-19

Pandemi sonucunda gelinen noktada açıklanan rakamlara göre salgının en etkili olduğu Mart-Mayıs verileriyle benzer bir hal almış durumda. Alınan tedbirler kademeli olarak Haziran itibariyle kaldırılmaya başlanmıştı. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada uyarıların dikkate alınmadığı dolayısıyla yeni tedbirlerin gelebileceği belirtildi. AVM ve pazar yeri gibi kapalı ve kalabalık yerlerde önlemlerin arttırılması ya da kısıtlanması beklenen tedbirler arasında.


İlgili tedbirlere bağlı olarak İş Kanunu ve diğer birçok Kanunda işvereni ve işçiyi korumaya yönelik düzenlemeler yapılmıştı. Tedbirlerin sıklaştırılması halinde ilgili düzenlemelerin süresinin uzatılıp uzatılmayacağı hala açıklanmış değil. Örnek vermek gerekirse kısa çalışma ödeneği gibi düzenlemelerin uygulamasında problemler ortaya çıkmıştı. Problemlerin çözüme kavuşacağı bir şekilde değişiklikler beklense de buna yönelik bir çalışma açıklanmış değil.

2) Dünyadan Gelişmeler

Birleşik Krallık 31 Ocak 2020 tarihinde Avrupa Birliği’nden ayrılmıştı fakat, Geri Çekilme Anlaşması tam olarak onaylanmamıştı. Bu onayın gerçekleşmesi halinde taraflar geçiş dönemine girmeye hazırlanıyorlar. Bu sınırlı süre, Çekilme Anlaşmasının bir parçası olarak kabul edildi ve en az 31 Aralık 2020’ye kadar sürecek. O zamana kadar, hem AB’deki hem de AB’deki vatandaşlar, tüketiciler, işletmeler, yatırımcılar, öğrenciler ve Birleşik Krallık. Birleşik Krallık artık AB kurumlarında, kurumlarında, organlarında ve ofislerinde temsil edilmeyecek, ancak AB hukuku geçiş döneminin sonuna kadar Birleşik Krallık’ta geçerli olmaya devam edecek.


Komisyonun 22 Ekim 2019 tarihli kararına uygun olarak, UKTF, Komisyon’un Birleşik Krallık ile ilişkilerle ilgili tüm stratejik, operasyonel, yasal ve mali konulardaki çalışmalarını koordine edecek, Birleşik Krallık ile gelecekteki ilişkilere ilişkin müzakerelerin hazırlanması ve yürütülmesinden sorumlu olacaktır. Ayrıca Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in doğrudan yetkisi altında diğer kurumlarla, yani Avrupa Parlamentosu ve Konsey ile koordinasyon rolünü sürdürecektir. UKTF’e ise Michel Barnier başkanlık edecektir.


Geçiş dönemi, Çekilme Anlaşmasının dördüncü bölümünde belirtilmiş olup, 1 Şubat 2020’de başlayan, sınırlı bir dönemdir. Halihazırda geçiş döneminin 31 Aralık 2020’de sona ermesi öngörülmektedir. Bir ila iki yıla kadar uzatılabilir. Böyle bir karar 1 Temmuz 2020’den önce AB ve Birleşik Krallık tarafından ortaklaşa alınması gerekiyor.


3) Kanuni Düzenlemeler


Kentsel Dönüşüm Uygulamalarındaki Bazı Değişiklikler

Kentsel dönüşüm uygulamalarında 31.05.2012 tarihinde yürürlüğe giren temel yasa niteliğindeki 6306 sayılı Kanun, yürürlüğe girdikten sonra, birçok değişiklik ile karşılaşmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde %35’lik bir orana denk gelen 6,5 milyon Riskli Bina bulunmaktadır. Bahse konu Kanun uygulamada bir çok alanda yetersiz olması nedeniyle Uygulama Yönetmeliği ile eksik kısımlar tamamlanmaya çalışılmış olsa da: ilgili Yönetmelik de, 2012 yılında yürürlüğe girdikten sonra “7” kez, sadece 2019 yılında “3” kez değiştirilmiştir.

  • Son iki yılda genel olarak aşağıdaki konular hakkında düzenlemeler yapılmıştır:

  • Riskli Yapı tespiti yapan kuruluşlara yönelik cezai müeyyideler,

  • Belediyenin yıkım masraflarının tahsili usulünde düzenlemeler,

  • Harç Muafiyeti Rejiminin düzenlenmesi,

  • Müteahhit Sicili Oluşturulması,

  • İnşaat için Teminat verilmesi ve Tamamlama Sigortası,

  • Haciz Yasağı Uygulaması

  • Maketten Gayrimenkul Satışına Sınırlama

  • Yıkılacak Derecedeki Riskli Alanlar

  • Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Bakanlık Tarafından Feshi Düzenlemesi

İstikrar sorunu bulunan kentsel dönüşüm alanında, yasal düzenlemeler ile çözüm bulunmaya çalışılmaktadır. Mülkiyet hakkının özüne müdahale eden uygulamaların, Kanun ile düzenlenmesi gerekirken ağırlıklı olarak Yönetmelikle yürütülmesi Anayasal bir problem haline gelmiştir. Mevcut durumda, önümüzdeki 6 ay içerisinde mevzuatta yeni bir değişiklik beklemektedir.


KAYNAKÇA

https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/QANDA_20_104

Comments


bottom of page